COVID-19 ile Yaşam: Yeni "Normal" Ne Olacak?

Editor's note:

Bu haber Bianet sitesinde yayınlanmıştır. Haberi kaynağından okumak için lütfen burayı tıklayınız.

Yazan: Evrim Kepenek

21 Nisan 2020

April 21, 2020

Columbia Üniversitesi Sürdürülebilir Kalkınma Merkezi'nden Doç. Dr. Özge Karadağ- ÇamanColumbia Global Centers | Istanbul'un düzenlediği online konuşmayla izleyiciler ile buluştu.  

COVID-19'un gündelik hayatımızdaki yansımalarını ve yeni "normal"imizi nasıl belirleyeceğini halk sağlığı açısından ele alan Karadağ-Çaman’ın konuşmasını Columbia Global Centers | Istanbul Direktörü İpek Cem Taha yönetti. Ayrıca konuşma sırasında İpek Cem Taha, etkinlik sırasında ve öncesinde gelen soruları Karadağ-Çaman’a iletti.

Doç. Dr. Özge Karadağ- Çaman, Covid-19 karantina günlerini belli bir amaç edinmiş ve bu amaca ilişkin çalışan kişilerin daha kolay atlatabileceğini söyledi ve “Ümitsizliğe yer yok” dedi.

Konferanstan öne çıkan notlar:

Koronavirüs tedbirleri: Her ülkenin stratejisi farklı. Bazı ülkeler çok daha hızlı sınırlarını kapayarak tamamen dış dünyayla bağını hava, kara ve denizde kapayarak içerideki vaka sayısını da çok sınırlı tutmayı başardı. Sonra içerde artık kendi ülke içindeki vaka sayılarını tespit edip tedavilerini izolasyonlarını karantinalarını yapıp şu anda halen daha dışarı açılmadılar bu ülkeler.

Burada tabi ki şu önemli vaka sayınız çok önemli kültürel özellikleriniz çok önemli çünkü her ülkenin kültürel özelliği bir birine benzemiyor. Örneğin Uzak Doğu’da insanlara önlemleri söylediğinizde birazda daha önceki salgınların da verdiği deneyimiyle insanlar çok daha hızlı hareket ederek ve bireysel sorumluluk alarak daha uyumlu davrana biliyorlar.

Örneğin Akdeniz ülkelerine bakalım sosyalleşmeyi dışarıda olmayı komşuluğu seven ülkelere bakalım onlar kurallara uymakta bireysel alınması gereken önlemlerde biraz daha gevşek davranabiliyorlar.

Sokağa çıkma yasakları: Vaka sayısı eğer fazlaysa belli bir süre için çok uzun bir süre olmayabilir. 20 gün olabilir bir ay olabilir vs. ama çok daha sıkı sokağa çıkma yasağının uygulandığı ülkelerde kontrolün daha hızlı daha kısa bir sürede olduğunu gözlemliyorum ve okuyorum. Bunda da ama nasıl sokağa çıkma yasağı olduğu da önemli. Mesela birçok ülkede bu İtalya’da çok kötü günler yaşan İtalya’da da böyleydi New York’ta da böyleydi.

Örneğin marketler kapanmadı, ulaşım araçları kapanmadı özellikle mutlaka erzak çalışması gereken meslek guruplarının ulaşımını sağlamak üzere yarı kapasite çalıştı, toplu taşıma araçları. Frekansları azaltıldı ama mutlaka erzağın çalışması gereken meslek gruplarının ulaşımı sağlandı.

Bunun dışında marketler açık tutuldu, eczaneler açık tutuldu ve insanların istedikleri zaman markete ya da eczaneye tek başına gidebilmesine izin verildi. Bu da önemli diye düşünüyorum. Market ya da eczanenin içinde metre kareye insan sayısını sınırladığınız zaman ve maske kullanımını zorunlu kıldığınız zaman aslında bu da yapılabilir bir şey. Bunu da görmüş olduk. Örneğin İtalya’da da bir evden tek kişi çıkabiliyordu. Maskesi olmak zorundaydı ve de markete gittiğinde eğer market küçük bir marketse içerde 2 kişinin olması gerekiyorsa o zaman o kişiler iki metre arayla dışarda sokakta beklediler bir kişi çıktı içeri bir kişi girdi. Eğer bunu sağlayabiliyorsanız marketler, eczaneler ve ulaşım araçları devam ederek de sokağa çıkma yasaklarını uygulamak mümkün. Dolayısıyla bu modelleri çok iyi inceleyerek Türkiye için de yeni şeyler alınabilir diye düşünüyorum. Ama dediğim gibi gözlemim daha radikal önlem alanlar salgının o seyrini biraz daha kısaltmış oluyorlar. 

"Ümitsizliğe yer yok"

"Maske takalım mı?": Maskeyle ilgili biliyorsunuz çok tartışmalar oldu. Uluslararası örgütlerinde başta biraz daha hani daha maske sadece hasta olanlar için geçerlidir ya da şikâyetleri olanların başkasına bulaşmasını engellemek içindir. Mutlaka hasta olanlar taksınlar sağlıklı olanların takması gerekmiyor gibi açıklamalar oldu. Ama bu salgının başka bir evresiydi. Pandemi’nin de başka evresiydi dolayısıyla bilgilerimiz arttıkça virüsün davranışını gördükçe ve de ülkelerde yayılımın bulaşımın ne kadar hızlı bulaşabildiğine tanık oldukça ve de belirti göstermeyen vakaların çokluğu nedeniyle maske giderek daha fazla önerilmeye başlandı. Ama yine ülkelerin koşulları önemli. Örneğin Amerika’da şuanda maske terimi kullanılmıyor. Sadece yüz koruyucu, yüz kapatıcı gibi bir terim kullanılıyor. Çünkü insanlar maskeleri almaya yüklenmesinler ve sağlık çalışanlarının da ellerinden maskeleri almasınlar diye böyle stoklar bir anda erimesin diye özellikle bunu yapmak istiyorlar.

Öneriler: Bir kere ümitsizliğe hiç yer olmadığının düşünüyorum. Evet, belirsizliklerimiz var, bilmediğimiz şeyler var ama bildiğimiz de çok şey var. Her gün bilgilerimiz artıyor. Bana kalırsa şu anda yaşadığımız dönemin avantajlı bir dönem olduğunu kabul etmemiz gerekiyor. Yüzyıl öncesinde yaşamıyoruz. İletişim var, internet var bilim insanlarının sürekli iletişimi, karar vericilerinin sürekli iletişimi mümkün pek çok işimizi evimizden yapmamız mümkün.

Hizmetlerimizi yine farklı ve daha özellikle teknoloji kullanarak vermemiz mümkün. O yüzden ben bu ara vakti olan herkese tarihteki diğer salgınları okumalarını ya da işte dediğim gibi daha geçmiş deneyimleri okumalarını öneriyorum. Ben de vakit buldukça bunları okuyorum. Bunları okumak beni rahatlatıyor. Bu süreçte bir amaç edinmemizin çok önemli olduğunu düşünüyorum. Dolayısıyla sürekli evet tabi ki okuyoruz bilgi ediniyoruz her gün değişen bilgiler varama şu süreçte çevrenize de bakarsanız aslında belli amaçlar edinmiş kişilerin çok daha bu süreci kolay atlattığını görüyoruz.

Fotoğraf: Pixels, Anna Shvets